İlaç lojistiğindeki sorunları ilk olarak 2014 yılında yaptığımız dosya konusuyla gündeme taşımıştık. Sektör GDP Klavuzu için gün sayıyordu. Farma Kim, Ekol, DHL gibi bu alanda yatırım yapan firmalardan görüşler almıştık. O günden bugüne bu alanda araştırma yapan, taş üsten taş koyan başka bir yayın olmadığı için yine iş başa düştü. Hazır ATP ile ilgili test ve belgelendirme süreci tamamlanmış, soğuk zincir tekrar gündeme gelmiş iken, ilaç lojistiğindeki güncel durumu irdeleyip, hatırlatma yapmanın faydası olacağını düşündük.

Firmalar ilaç lojistiğinde dönüşüm için iki yıl gibi bir süreyi telaffuz ediyordu. Aradan üç yıl geçti, önemli yol alındı ancak nihai hedefe ulaşılmış değil. 

Haberimizi yaparken onlarca firma ile irtibat kurmamıza karşın bu alanda görüş alabilmek çok zor. Çünkü özellikle ilaç dağıtım firmaları ilaç lojistiğini tam anlamıyla GDP’ye uygun yapmıyor. Aslında şu anda yasal çerçeve içerisinde işlerini yapıyorlar. Ancak sektördeki herkes biliyor ki ilaçları asıl olarak GDP standartlarında taşımak, depolamak ve dağıtmak gerekiyor. Yasal bir zorunluluk olmadığı için de herkes yatırımları ağırdan alıyor.

Yurtiçinde GDP standartları oluşturulduğunda 2 milyar kutu ilacı, daha sağlıklı bir şekilde kullanacağımızın altını çizmekte fayda var. İlaç endüstrisi Türkiye’nin bel bağladığı sektörlerden birisi. Türkiye, 22.1 milyar TL’lik satış hacmiyle dünyanın 17’inci en büyük ilaç pazarı durumunda. Gelecek 5 yıl içinde 14. Sıraya gelmesi bekleniyor. İlaç sektörünün sürdürülebilir olması için tedarik zincirinin de sağlıklı olması gerekiyor.

Dünyada ilaçların yüzde 30’u lojistik süreçlerin doğru yönetilmemesinden dolayı kullanılamıyor.  Aşıların 4’te biri tedarik zincirinde zarar görüyor. Şifa olması için üretilen ilaçlar yollarda heba oluyor. 
 

- - - - - - -