Türkiye’nin, 3-4 yıl önce treyler üretiminde 27 bin adetle tepe noktasını gördüğünü ve bu adetlerle Almanya’nın ardından Avrupa’nın ikinci büyük pazarı haline geldiğinin tespitini yapan Makinsan Genel Müdürü Ali İhsan Çulha, ancak bugünlere gelindiğinde neredeyse pazarın yarı yarıya düştüğünü kaydetti. Düşüşün nedenini değerlendiren Çulha, "Ya bizim 2014 yılındaki adetlerimiz hak ettiğimiz gerçekler değildi. Ya da bu günlerde gördüğüm sonuçlar gerçek olamaz" dedi. İki sonucu da doğru bulmadığını dile getiren Çulha, şöyle devam etti: "Düşüşte bölgemizdeki siyasi gelişmelerin ve artan dövizin, ticari araçlar üzerindeki vergi baskısının sonuçları diye düşünmekten de kendimi alıkoyamıyorum. Mevcut adetleri korumak en akıllı iş gibi görünüyor."
Sorunun % 70’i yurtiçi kaynaklı
Ülkemizdeki treyler pazarının adetlerinin ne olacağı konusunun çelişki arz ettiğini dile getiren Ali İhsan Çulha, sorunun yurtiçi pazardan kaynaklandığını belirterek "İhracat küçük adımlarla artıyor ve yurtiçi adetlerde çok değişkenlik var. Dolayısı ile meselenin yüzde 70 yurtiçi kaynaklı, yüzde 30’u yurt dışı olduğunu düşünüyorum. Eğer döviz kuru hızlı artmasaydı, yurtdışı da sekteye uğramazdı diye düşünüyorum. Dolayısı ile ihracatta sağlıklı artış söz konusuyken döviz düşüşü, yurtdışını azaltabildiği gibi yurtiçini de hareketlendirebilir" diye konuştu.
KDV oranları geçici olarak düşürülebilir
Ülkemizde sağlıklı treyler pazarının 20 bin adetlerde olduğunu belirten Çulha, yüzde 5-10 oranında büyüme ile kalıcı ve istikrarlı büyümenin yaşanabileceğini vurguladı. Pazarın birkaç yıldan beri toparlanamadığına dikkat çeken Çulha, geçici olarak KDV oranlarının düşürülmesi ve hurda teşviği, gibi birkaç dokunuşla sektörün ivme kazanabileceğini savundu. Türkiye’de yürürlüğe giren ADR ve ATP gibi önemli konvansiyonları da değerlendiren Çulha, konu hakkında şunları söyledi: "ADR ve ATP konvansiyonları önemini sürekli koruyan, vazgeçilmez olgulardır. Bu iki kavram yıllar öncesine dayandığı gibi, önemini kavrayan ülkelerde çok ciddi yollar kat etti. Ülkemizde de eskiden olduğu gibi şimdilerde de hassas olan bu konuda ciddi anlamda düşünüp, taraf olup, uygulamaya geçmesi ülkemiz adına öneminin kaçınılmaz olduğu konusunda mutabık olundu. Nakliye, hem yurtiçi hem yurtdışı ticaret için kaçınılmaz bir gerçektir. Ülkemizde de konum itibari ile önemli yol güzergahlarında bulunuyor. Türkiye’de de ADR ve ATP’ye konuşulduğu sıralarda da bu hassasiyeti gösteren ve ADR ve ATP’ye uygun araç üreten birçok firmaların olduğunu biliniyor. Hem sektör hem de merdiven altı diye tabir ettiğimiz imalatların azalması sektöre kalite, ülkemize prestij kazandıracaktır."
"Son yıllarda inovasyon olgusu yasal mevzuatlarla birleştiğinde çok güzel sonuçlar ortaya çıkardı. Yapılan değişiklikler sadece müşteri odaklı olmaktaydı. Müşterinin istekleri doğrultusunda yeni buluşlar sektöre yön vermekteydi. Günümüzde yeniliklerin hem kullanma, hem çevreci, hem de maliyet düşürücü nedenli olması ciddi oranda her kesimi memnun etti" diyen Çulha, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: "Özellikle treyler üzerindeki hava dirençlerinin minimize edilmesi, treyler boş ağırlıklarının en az seviyeye düşürülmesi, akıllı sistemlerin çekici treyler kombinasyonunu adapte edilmesi birkaç konudan bazılarıdır. Önümüzdeki yıllarda daha çevreci yakıtların özel sektör veya yasalarla devreye alınmasıyla elektrik, LPG, LNG gibi yakıtlarla daha çevre dostu ve daha az masrafla aynı nakliyeleri yapıp birim maliyetleri düşürmüş olacağız." Fuarların bilinen klasik ürün sergileme standları yerine daha inovatif, görsel, yapay zekaya uygun fuar anlayışı içinde olması gerektiğini dile getiren Çulha, 2018 yılında yurtiçi ve yurtdışındaki fuarlara katılmayı düşünmediklerini söyledi. 2018 yılının az da olsa umut verici olduğunu kaydeden Çulha, "2019 yılından sonra pazarın hızlanacağını düşünüyorum veya tersine olma ihtimalini de yüksek görüyorum" değerlendirmesini yaptı.