Bir yılı daha geride bırakarak 2015 yılına merhaba diyoruz. Yine yeni umutlar, yine yeni hedefler, yine yeni sözler, yine ertelenen kararları hayata geçirme isteği ile adım atacağız yeni yıla. 2014’e de aynı şekilde girmemiş miydik? Aynı beklentileri taşımamış mıydık? Peki bu yıllardır neden aynı şekilde devam ediyor? Bunları başarmak kişinin kendi elinde değil mi? Hedefler kişiselse ve sadece sizi ilgilendiriyorsa bunun cevabı kocaman bir evet olur. Ancak bir firma için durum daha farklıdır. Hedeflere ulaşmak için sizin çabalırınızın yanı sıra farklı dinamikler ve süreçlerin de aynı doğrultuda hareket etmesi gerikir. Siz elbette bağlı bulunduğunuz sektörün daha üzerinde hedefler koyabilir ve bunları da başarabilirsiniz. Ancak bu biryere kadar gerçekleşebilir ve sürüdürelibilirliği çok zordur. Yani “devamsal bir sorunluluk” vardır.
Yeni yıla girerken böyle heves kaçırıcı bir yazının ne gereği var dediğinizden eminim. Tam tersini düşünerek yazıyorum bu yazıyı. Hedefler, beklentiler, umutlar ve atılacak her adımın sektörümüz için çok büyük önemi vardır ve hem sektörümüzün hem ülkemizin rekabetçiliği açısından çok önemlidir. 2014’ün elinizde bulunan son sayısında UND Başkanı Çetin Nuhoğlu ile bir söyleşi yaptık ve kendisinden 2014 yılını değerlendirmesini istedik. Başkan, özellikle rekabetçiliğin üzerinde durdu ve 2014’te de sektörün rekabetçiliğini artıracak adımların atılmadığını söyledi. Peki sektörün böyle bir isteği mi vardı? Başkan 2014 yılında sektör olarak karşılaşılan birçok zorluğa rağmen büyümelerini sürdürdüklerini ancak çok daha fazla büyebilecek bir beklentiyle firmaların hazır kıta beklediğini söyledi. Tabi Nuhoğlu, 2014 yılında gerçekleşen iki seçimin de bunda etkili olduğunu belirtti ve 2015 yılında da gerçekleşçek genel seçimin aynı şekilde olumsuz bir etki yaratmaması için seçimin biraz daha öne çekilebileceğini aktardı. Son tahlilde sektörün üzerine düşen görevi yerine getirmek için kendini hazırladığını, ancak firmaların önünü açacak onlara güç verecek adımların atılmadığını ifade etti Nuhoğlu.
Hangi sektör olursa olsun herkesin yakındığı tek bir sorun var ve aynı iki kelimeyle telaffuz ediliyor: Haksız Rekabet. Öyle somut öyle gerçek ki kimsenin kabul etmeme gibi bir seçeneği kalmıyor. Ama aynı zamanda öyle belirsiz, öyle yoruma açık ve öyle geçirgen ki neresinden tutulacağı, nasıl yorumlanacağı bilinmiyor. Herkes bir altındakini haksız rekabetle suçluyor. Alttaki de üsttekini tabi. Herkesin argümanları farklı ancak dili aynı. Ama bir ülke meselesi olarak bakıldığı zaman tek bir gerçek var: Rekabetçiliğin önündeki engeller kaldırılmadığı sürece bir ülkenin ve sektörün sürdürülebilir büyümesi söz konusu olamaz.
2015 yılında daha rekabetçi bir Türkiye ve sektör diliyoruz. 2016 yılına girerken neleri başardığımızı yazmayı arzu ediyoruz.
Yeni yılınızı kutluyor, yönünüzü kendinizin belirleyeceği bir yıl diliyoruz...
- - - - - -