Filosunun tamamını pembe kamyonlardan ve low-bed araçlardan oluşturan Atiz Heavy Logistics’in en ünlü sürücüsü bir kadın. 3 yıldır yaptığı sürücülük mesleğinde ağır yüklerin usta sürücüsü olarak nam salan ve Türkiye’de low-bed süren tek kadın olan Yaşa Karaca, mesleğe olan tutkusunu, “Müziği kapatırım ve motor sesini dinlerim. Araçta, lastikte bir sorun varsa 200 metre geçmeden anlarım” diye anlatıyor.
UND Kadın Çalışma Grubu tarafından yapılan Kahraman Kadın Tır Sürücü Hikayeleri söyleşilerinin bu ayki konuklarından biri de Atiz Heavy Logistics sürücüsü Yaşa Karaca oldu. Taşımacılığın en zor alanlarından biri olan ağır nakliye (low-bed) ile sürücülük mesleğine adım atan Karaca, bu işin en üst noktası diye tanımladığı low-bed kullanmayı kendisinin istediğini ve verdiği karardan çok memnun olduğunu söylüyor.
Mesleğin en zoru olan ağır nakliye sürücülüğünü seçiyor
Karaca, ehliyetini de 2008 yılında 8 aylık hamileyken alıyor ve hiçbir zorluğun kendisini engellemesine izin vermiyor. Çevresinde bu kararını yadırgayanlar olduğunu ancak ailesinden destek gördüğünü belirten Karaca, “Önceki mesleğim satış pazarlamaydı. Hidrolik pnömatik yapan bir firmada 20 yıl çalıştım. İşim gereği sürekli hareket halindeydim. O nedenle ailem bu kararıma şaşırmadı. Sadece eşimin işin zorluğu dolayısıyla tereddütleri vardı. İşe başladıktan sonra gördüler ki bir kadın bu mesleği erkeklerden daha iyi yapabilir. Aile hayatı, sosyal hayatı da etkilenmez, ailesine de bolca zaman ayırabilir” diye konuşuyor.
Cesareti ile mesleğe hızlı bir giriş yapıyor
Daha önce hiç kamyon sürmeden direkt olarak low-bed sürerek bu işe başladığını ve bunun da kendisi için avantaj olduğunu anlatan Karaca, işe başlama sürecini firma sahibi Cengiz Atiz ile yaptığı ilk konuşmayı anlatarak şöyle aktarıyor: “Görüşmeye eşimle birlikte gitmiştim. Cengiz Bey, hevesli olduğumu gördü ve bana kıyamayarak, -eşiniz başlasın siz de yanında başlayın- dedi. Espri yaparak onun ehliyeti kurtarmıyor, kaldı ki ben istiyorum bu işi dedim. -Yarın gel araca bir çık gerçekten istiyor musun bir bakalım- dedi. Araca bindim, yanımda başka bir sürücü arkadaş vardı. Dilovası’ndan yükü aldık ve Erenköy Gümrüğü’ne kadar aracı getirdim. Tabi yük gabari ve oldukça trafik var, biraz tereddüt ettim. Sürücü arkadaşa istersen sen geç direksiyona dedim. O da -bugün bu işi burada halletmen lazım- dedi. Ve böylece mesleğe başladım. Mesleğe başladığımın beşinci ayında da yurtdışı taşımalarına başladım ve ilk seferimde Avrupa’nın en kuzeyindeki ülkelerden Finlandiya’ya yük götürdüm. 21 gün sürdü.”
Müziği kapatıp araç motorunu dinleyerek gidiyor
“Kullandığım aracı dinlemeyi seviyorum. Uzun yola giderken çok nadir müzik açarım. Müzik yerine motor sesini, araçtan gelen sesleri dinlerim. Yolda giderken lastiğin patladığını 200 metre geçmeden anlarım” diyen Karaca en usta şoförlere taş çıkartacak bir yetkinliğe sahip.
Ağır nakliye işi dikkat gerektiriyor
Herkesin bu işi bir kadın tarafından yapıldığına çok şaşırdığını söyleyen Karaca, “Ben de tenteli araç kullananlara şaşırıyorum. Tenteyle uğraşana kadar zincirimi takar yola çıkarım” diyor. Ağır nakliye işinin oldukça dikkat gerektirdiğini de aktaran Karaca, yükleme sürecini de şöyle anlatıyor: “Önce yükümüze bakarız, ölçülendirmeyi yaparız. Low-bed’in uzaması gerekiyorsa uzatırız. Yükün merkezine bakarız ve yükün dingillere eşit dağılmasına dikkat ederiz. Planlamamızı yaptıktan sonra yükümüzü yükler ve götürürüz…”
“Bu iş size neler başarabileceğini gösteriyor”
“Kadınlar olarak biz gücümüzün farkında değiliz. Biz ataerkil bir toplumuz ve kadınlar bazı işleri yapamaz diye ön yargılar var. Ancak iş hayatında durum hiç de öyle değil. Kadınlar en zor işlerin üstesinden kolayca gelebiliyorlar. Yeter ki mental olarak güçlü olsunlar” diyen Karaca, sürücülük mesleğinin insana çok şey kattığının altını çiziyor ve şöyle devam ediyor: “Bu işin güzel tarafı da insanın kendi limitlerini öğrenmesi. İnsanın kendi kendine yetebildiğini, boş harcanan zamanın ne kadar değerli olduğunu aracın içinde yalnız kalınca anlıyorsunuz. 2021 yılına kadar hayata bir bakışım vardı. Ancak bu işe girdikten sonra kendinizi daha iyi tanıyorsunuz. Çevrenizi, hayattan beklentinizin ne olduğunu anlıyorsunuz. Bu sektörde beden gücünden ziyade mental olarak ne kadar güçlü olduğunuzu görüyorsunuz. Çünkü bu meslekte bambaşka bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. Bin bir çeşit insan tanıyorsunuz. Dünyaya farklı pencerelerden bakmaya başlıyorsunuz.”
“Kadınlar mental olarak güçlü olmak zorunda”
“Sabah kalkarım, Türk kahvemi yaparım. Alırım kitabımı. Bir iki saat kitap okurum. Araçta zaman geçirmeyi çok seviyorum. Mümkün mertebe aracımdan ayrılmamayı seçiyorum.” diyen Karaca, kadın sürücüler olarak Türkiye’de karşılaştıkları muameleye üzüldüklerini belirtiyor. Kadınların en ufak hataları nedeniyle erkek sürücüler tarafından bu işi bilmedikleri suçlamasıyla karşı karşıya bırakıldığını, erkek sürücülerin yaptığı hataların ise görmezden gelindiğini kaydeden Karaca, bu mesleği seçen kadınların bunun gibi psikolojik baskılara dayanmasını öğütlüyor ve kadınların mental olarak güçlü olması gerektiğini belirtiyor.
“Erkekler kadın sürücü görünce şaşırıyorlar, ben de neden daha fazla sayıda kadın sürücü yok diye şaşırıyorum”
Karaca, “Erkekler, yolda kadın kamyon sürücüsü görünce şaşırıyorlar, ben de neden daha fazla kadın sürücü yok diye şaşırıyorum” diyor ve ekliyor: “Neden şaşırıyorsunuz ki, bizim kadınlarımız kurtuluş savaşında cepheye silah taşıdı.”
En büyük problemimiz duş yerlerinin olmaması
“Eğer yurtiçinde çalışıyorsanız yazın en büyük problem duş” diyen Karaca “Benzinliklerde duş olması gerekiyor. Fabrikalarda duş yerleri yok. Avrupa’da bütün fabrikalarda duş var. Bizde yok” diye ekliyor.
Bir diğer önemli sorunun da benzinliklerde durmalarına izin verilmemesi olduğunu belirten Karaca, “Sürüş sürem dolduğu için bazen 45 dakika mola vermem gerekiyor. Benzinliklerde park etmemize izin vermiyorlar. Ayrıca yol üstünde birer ikişer aracın park edebileceği cepler olması gerekiyor” diyor.
Kaynak: UND'nin Sesi Dergisi